Avrupa, kısa bir sürede birçok farklı kültürü, tarihi ve doğal güzelliği bir arada keşfetmek isteyenler için eşsiz bir kıta. 7 günlük bir seyahat planıyla Avrupa’nın en ikonik ve ilham verici şehirlerini ziyaret edebilir, unutulmaz anılar biriktirebilirsiniz.
Avrupa’da 7 Gün: Görmeniz Gereken 10 Şehir
- Paris, Fransa
- Roma, İtalya
- Barcelona, İspanya
- Viyana, Avusturya
- Amsterdam, Hollanda
- Prag, Çekya
- Budapeşte, Macaristan
- Floransa, İtalya
- Berlin, Almanya
- Londra, İngiltere
1. Paris, Fransa
Avrupa seyahatinin vazgeçilmez duraklarından biridir. Seine Nehri kıyısında yer alan bu büyüleyici şehir romantik atmosferi, ikonik mimarisi ve zengin kültürel mirasıyla her yıl milyonlarca ziyaretçiyi kendine çeker. Bir haftalık Avrupa turuna başlamak için ideal bir noktadır.
Paris’te mutlaka görmeniz gereken yerlerin başında Eyfel Kulesi gelir. Şehir manzarasını en iyi şekilde görmek için kulenin zirvesine çıkabilirsiniz. Louvre Müzesi, dünyanın en ünlü sanat eserlerinden Mona Lisa’ya ev sahipliği yapar ve sanat severler için unutulmaz bir deneyim sunar. Gotik mimarinin başyapıtlarından biri olan Notre Dame Katedrali, geçmişi hissetmek isteyenler için etkileyici bir durağa dönüşür.
Şehrin en keyifli yanlarından biri, sokaklarını keşfetmektir. Montmartre bölgesinde dar sokaklarda yürüyüş yapabilir ve bohem atmosferin tadını çıkarabilirsiniz. Champs-Élysées caddesi, lüks mağazaları ve tarihi Zafer Takı ile Paris’in ihtişamını yansıtır. Seine Nehri boyunca düzenlenen tekne turları ise şehri farklı bir açıdan görme fırsatı sunar. Paris, mutfağıyla da ünlüdür. Kruvasan, baget ekmeği, crème brûlée gibi lezzetlerin tadına bakabilir ve romantik bir akşam yemeğinde Fransız şaraplarının keyfini çıkarabilirsiniz. Paris’in bu eşsiz atmosferi, Avrupa maceranızın en unutulmaz duraklarından biri olacaktır.
2. Roma, İtalya

Tarih ve sanatın buluştuğu Roma, Avrupa’nın en etkileyici şehirlerinden biridir. “Ebedi Şehir” olarak anılan Roma, binlerce yıllık bir geçmişe sahip olup, antik çağlardan modern döneme kadar her dönemin izlerini taşır. Roma’da geçireceğiniz zamanıAvrupa turlarıunutulmaz kılacaktır. Şehirdeki ilk durağınız Kolezyum olmalı. Bu antik amfi tiyatro, Roma İmparatorluğu’nun ihtişamını gözler önüne serer. Kolezyum’un ardından Roma Forumu, antik Roma’nın siyasi ve sosyal merkezi olarak sizi zamanda bir yolculuğa çıkarır. Ayrıca, dileklerinizin gerçekleşmesi için ünlü Trevi Çeşmesi’ne bozuk para atmayı unutmayın!
Vatikan Şehri, Roma’nın kalbinde yer alan ve Katolik dünyasının merkezi olarak kabul edilen bir başka önemli duraktır. San Pietro Bazilikası ve Sistine Şapeli, Vatikan’ın zengin tarihi ve dini mirasını keşfetmek için mükemmel noktalardır. Şapel’de Michelangelo’nun ünlü fresklerini görmek unutulmaz bir deneyim olacaktır. Roma, sadece tarihiyle değil, aynı zamanda mutfağıyla da ünlüdür. İtalya’nın başkentinde otantik bir İtalyan pizza, carbonara veya tiramisu tatmadan şehri terk etmeyin. Şehirdeki açık hava kafeleri ve restoranlar, hem lezzetli hem de keyifli bir yemek deneyimi sunar.
Roma sokakları, adeta bir açık hava müzesi gibidir. Dar taş yolları, meydanları ve tarihi çeşmeleri keşfederken her köşe başında sizi büyüleyecek bir sürprizle karşılaşabilirsiniz. Bu canlı ve tarihi atmosfer, Roma’yı Avrupa turunuzun unutulmaz bir durağı haline getirecektir.
3. Barcelona, İspanya
Sanat, mimari ve Akdeniz’in eşsiz atmosferinin buluştuğu Avrupa’nın en canlı şehirlerinden biridir. Katalonya’nın başkenti olan bu şehir, hem tarihi hem de modern yüzüyle ziyaretçilerini büyüler. Barcelona, 7 günlük bir Avrupa turunda keşfedilmesi gereken en renkli destinasyonlardan biridir.
Şehrin en ikonik noktalarından biri, ünlü mimar Antoni Gaudí’nin başyapıtı olan Sagrada Família Bazilikası’dır. İnşası hala devam eden bu eşsiz yapı, modernist mimarinin en güzel örneklerinden biridir. Gaudí’nin diğer eserleri olan Park Güell ve Casa Batlló, şehre sanatsal bir dokunuş katar. La Rambla, Barcelona’nın en hareketli caddelerinden biridir. Sokak sanatçıları, kafeler ve butik mağazalarla dolu bu cadde, şehrin enerjisini hissetmek için ideal bir noktadır. Gotik Mahallesi Barri Gòtic ise dar sokakları, tarihi yapıları ve romantik atmosferiyle geçmişin izlerini taşır.
Barcelona’nın plajlarını da rotanıza eklemelisiniz. Barceloneta Plajı, Akdeniz’in serin sularında dinlenmek ve deniz manzarasının tadını çıkarmak için harika bir seçenektir. Akşamları ise şehrin ünlü tapas barlarında yerel lezzetlerin tadına bakabilirsiniz. Tapasların yanı sıra, paella ve crema catalana gibi Katalan mutfağına özgü yemekleri denemeyi unutmayın.
4. Viyana, Avusturya
Viyana, Avrupa’nın kültür ve sanat başkentlerinden biri olarak tanınır. Habsburg Hanedanı’nın görkemli mirasını barındıran bu şehir, klasik müzik, tarihi saraylar ve zarif mimarisiyle adeta bir açık hava müzesidir. Viyana, hem huzur hem de görkem arayanlar için Avrupa turunda mutlaka görülmesi gereken bir duraktır.
Viyana’daki ilk durağınız, Habsburgların kışlık sarayı olan Hofburg İmparatorluk Sarayı olmalı. Tarih ve lüksün bir araya geldiği bu yapı, ziyaretçilerine Avusturya İmparatorluğu’nun ihtişamını hissettirir. Yazlık saray olarak kullanılan Schönbrunn Sarayı ise etkileyici bahçeleri ve barok mimarisiyle mutlaka görülmesi gereken bir başka yerdir.
Şehirde klasik müzik tutkunları için Mozart ve Beethoven gibi ünlü bestecilere adanmış birçok konser salonu bulunmaktadır. Viyana Devlet Operası, dünyanın en prestijli sahnelerinden biridir ve burada bir gösteri izlemek Viyana deneyiminizi unutulmaz kılacaktır.
Viyana’nın modern yüzünü görmek için MuseumsQuartier bölgesini ziyaret edebilirsiniz. Sanat galerileri, müzeler ve çağdaş tasarımlarla dolu bu bölge, hem sanat hem de yaratıcılığın bir kutlaması gibidir. Ayrıca, St. Stephen’s Katedrali, Gotik mimarisiyle şehrin siluetini süsler ve tarihi atmosferiyle büyüler.
Şehirde dinlenmek ve Viyana mutfağını keşfetmek için bir mola vermek isterseniz, ünlü Viyana kafelerinden birine oturup Sachertorte (çikolatalı kek) ve Melange kahvesinin tadını çıkarabilirsiniz. Klasik lezzetlerden biri olan Wiener Schnitzel ise mutlaka denemeniz gereken bir Avusturya spesiyalidir.
5. Amsterdam, Hollanda
Amsterdam, kanalları, tarihi evleri ve canlı atmosferiyle Avrupa’nın en büyüleyici şehirlerinden biridir. Hollanda’nın başkenti olan bu şehir, hem romantik hem de hareketli bir deneyim sunar. Bisiklet dostu yapısıyla ünlü Amsterdam, Avrupa turunuzu daha eğlenceli ve unutulmaz kılacak bir duraktır.
Şehirde keşfe çıkmak için ilk durak Anne Frank Evi olabilir. Bu müze, II. Dünya Savaşı sırasında yaşanan olaylara tanıklık etmenizi sağlar ve ziyaretçilere dokunaklı bir deneyim sunar. Sanatseverler için ise Van Gogh Müzesi, ünlü ressamın hayatı ve eserlerini keşfetmek için mükemmel bir noktadır.
Amsterdam’ın sembolü haline gelen kanallar boyunca düzenlenen tekne turları, şehri farklı bir açıdan görmek için harika bir fırsattır. Bu turlar sırasında, 17. yüzyıldan kalma tarihi yapıları ve modern şehir hayatını bir arada görebilirsiniz. Dam Meydanı, hareketli atmosferi ve çevresindeki tarihi binalarla şehrin kalbinde yer alır.
Amsterdam’ın canlı mahallelerinden biri olan Jordaan, dar sokakları, butik dükkanları ve şirin kafeleriyle keşfetmeye değer bir bölgedir. Bisiklet kiralayarak şehri yerel bir gözle gezebilir ve her köşesinde sizi şaşırtacak güzellikleri keşfedebilirsiniz.
Amsterdam aynı zamanda mutfağıyla da dikkat çeker. Şehrin ünlü stroopwafels (karamel dolgulu waffle) ve bitterballen (Hollanda usulü atıştırmalık) gibi lezzetlerini denemeyi unutmayın. Ayrıca, şehrin hareketli pazarlarında yerel ürünleri tadabilir ve keyifli anılar biriktirebilirsiniz.
6. Prag, Çekya

Prag, Avrupa’nın masalsı şehirlerinden biridir ve tarihi dokusuyla ziyaretçilerini büyüler. “Altın Şehir” olarak da bilinen Prag, gotik ve barok mimarinin bir araya geldiği benzersiz bir atmosfere sahiptir. Avrupa turunuzda mutlaka görülmesi gereken Prag, Orta Avrupa’nın kültür ve tarih merkezi olarak öne çıkar.
Şehirde ilk durağınız Prag Kalesi olmalı. Dünyanın en büyük antik kalesi olarak bilinen bu yapı, hem tarihi zenginlikleri hem de muhteşem şehir manzaraları sunar. Kalede yer alan St. Vitus Katedrali, gotik mimarinin başyapıtlarından biri olup etkileyici bir deneyim sunar. Eski Şehir Meydanı, Prag’ın en hareketli noktalarından biridir ve buradaki Astronomik Saat, şehirdeki en dikkat çekici yapılar arasındadır.
Prag’ın sembollerinden biri olan Karl Köprüsü, şehrin en romantik yürüyüş rotalarından biridir. Günün her saati canlı olan bu köprü, Vltava Nehri üzerinde uzanır ve sanatçılar, sokak müzisyenleri ile doludur. Köprüyü geçtikten sonra, Malá Strana bölgesini keşfedebilir, barok binaların arasında dolaşabilirsiniz.
7. Budapeşte, Macaristan

Budapeşte, Orta Avrupa’nın en büyüleyici şehirlerinden biridir. Tuna Nehri’nin iki yakasında yer alan Buda ve Peşte bölgelerinin birleşiminden oluşan bu şehir, tarih, kültür ve doğal güzelliklerin mükemmel bir karışımını sunar. “Tuna’nın İncisi” olarak anılan Budapeşte, Avrupa turunuzu unutulmaz kılacak bir destinasyondur.
Şehrin en ikonik yapılarından biri olan Parlamento Binası, büyüleyici neo-gotik mimarisiyle Tuna Nehri kıyısında yer alır ve özellikle gece ışıklandırmalarıyla etkileyici bir görüntü sunar. Buda Kalesi, şehrin tarihi geçmişine tanıklık etmek ve nefes kesici manzaraları izlemek için ideal bir noktadır. Kale bölgesinde yer alan Matthias Kilisesi ve Balıkçı Tabyası, ziyaretçilere masalsı bir atmosfer sunar.
Peşte bölgesinde bulunan Kahramanlar Meydanı, Macaristan tarihini simgeleyen anıtlarıyla etkileyici bir başka noktadır. Ayrıca, Váci Utca caddesi, alışveriş yapmak ve yerel kafelerde dinlenmek için şehrin en hareketli alanlarından biridir. Tuna Nehri’nde düzenlenen tekne turları ise şehri farklı bir açıdan görmek isteyenler için harika bir deneyimdir.
Budapeşte, aynı zamanda termal hamamlarıyla ünlüdür. Özellikle Széchenyi Termal Hamamı, rahatlamak ve tarihi bir ortamda dinlenmek için mükemmel bir seçenektir. Şehirdeki bu geleneksel hamamlar, Budapeşte’ye özgü bir deneyim sunar.
Budapeşte mutfağı da denemeye değer lezzetlerle doludur. Macar gulaşı, lángos ve somlói galuska gibi yemekleri tatmadan şehri terk etmeyin. Budapeşte’nin hareketli gece hayatı ise seyahatinizi daha eğlenceli hale getirebilir.
8. Floransa, İtalya
Floransa, İtalyan Rönesansı’nın doğduğu şehir olarak bilinir ve Avrupa’nın en etkileyici kültür duraklarından biridir. Toskana’nın başkenti olan bu büyüleyici şehir, sanat, tarih ve mimarinin adeta bir şöleni gibidir. Her köşesi tarih ve güzellikle dolu Floransa, Avrupa turunuzu unutulmaz kılacak bir destinasyondur.
Şehirdeki ilk durağınız, Floransa’nın simgesi haline gelen Santa Maria del Fiore Katedrali (Duomo) olmalıdır. Filippo Brunelleschi tarafından tasarlanan kubbesiyle ünlü bu katedral, hem mimari hem de tarihi açıdan bir başyapıttır. Katedralin tepesine çıkarak şehrin panoramik manzarasını izlemek, Floransa deneyiminizin en unutulmaz anlarından biri olacaktır.
Sanatseverler için Floransa bir cennet gibidir. Uffizi Galerisi, Botticelli’nin “Venüs’ün Doğuşu” gibi dünyaca ünlü eserlerine ev sahipliği yapar. Michelangelo’nun “Davud” heykelini görmek için ise Accademia Galerisi’ni ziyaret etmelisiniz. Şehirde yürürken bile Rönesans’ın her detayını hissedebilirsiniz.
Floransa’da mutlaka görmeniz gereken bir diğer nokta, şehrin simge yapılarından biri olan Ponte Vecchio Köprüsüdür. Bu tarihi köprü, üzerindeki kuyumcu dükkanları ve eşsiz manzarasıyla büyüleyicidir. Piazza della Signoria, açık hava müzesi gibi hissedebileceğiniz bir meydan olup, Floransa’nın canlı atmosferini yansıtır. Floransa, yalnızca sanatıyla değil, mutfağıyla da unutulmaz bir deneyim sunar. Toskana’nın ünlü şarapları, bistecca alla fiorentina (ve pici makarnası, damak tadınıza hitap eden lezzetler arasında yer alır. Ayrıca, İtalya’nın meşhur dondurmasını yani gelato’yu da burada denemeyi unutmayın.
9. Berlin, Almanya

Berlin, Avrupa’nın en dinamik ve tarihi şehirlerinden biridir. Modern yaşamın enerjisi ile derin bir tarihsel geçmişi bir araya getiren bu başkent, kültür, sanat ve mimari açısından zengin bir deneyim sunar. Berlin, Avrupa turunuzu hem düşündürücü hem de eğlenceli bir hale getirecek bir duraktır.
Şehirdeki keşfinize, Berlin’in sembolü olan Brandenburg Kapısı ile başlayabilirsiniz. Bu tarihi anıt, Berlin Duvarı’nın yıkılışının ardından yeniden birleşen Almanya’nın bir simgesi haline gelmiştir. Reichstag Binası, modern cam kubbesiyle etkileyici bir mimari yapıdır ve ziyaretçilere şehir manzarasını sunar.
Berlin’in tarihini keşfetmek için Holokost Anıtı ve Berlin Duvarı Anıtı mutlaka görülmesi gereken yerlerdir. Özellikle East Side Gallery, Berlin Duvarı’nın sanat galerisine dönüştürülmüş bir bölümü olup, tarih ve sanatı bir arada sunar. Şehirdeki bir diğer tarihi nokta olan Checkpoint Charlie, Soğuk Savaş döneminin izlerini taşır.
Berlin, modern yüzünü Alexanderplatz, Potsdamer Platz ve Kreuzberg gibi bölgelerde sergiler. Alışveriş, yerel restoranlar ve hareketli bir gece hayatı için bu bölgeler mükemmel seçenekler sunar. Ayrıca, Berlin’in çok kültürlü yapısını keşfetmek için pazarları ve sokak yemeklerini denemelisiniz. Şehirde, Alman mutfağını keşfetmek için geleneksel yemeklerden biri olan currywurst veya sıcak bir kase kartoffelsuppe deneyebilirsiniz. Berlin ayrıca, dünyanın dört bir yanından gelen lezzetleri de sunan kozmopolit bir mutfağa sahiptir.
10. Londra, İngiltere

Londra, tarihi zenginliği, kozmopolit yapısı ve dünyaca ünlü simgeleriyle Avrupa’nın en etkileyici şehirlerinden biridir. İngiltere’nin başkenti olan Londra, her köşesiyle sizi büyüleyecek bir atmosfer sunar. Hem tarih hem de modern yaşamın en güzel örneklerini bir arada sunan bu şehir, Avrupa turunuzu tamamlamak için mükemmel bir duraktır.
Londra’da keşfinize, şehrin ikonik yapılarından biri olan Big Ben ve Westminster Sarayı ile başlayabilirsiniz. Thames Nehri kıyısındaki bu etkileyici yapılar, İngiliz tarihinin zenginliğini yansıtır. Yakınlarda yer alan Westminster Abbey, kraliyet düğünleri ve taç giyme törenlerine ev sahipliği yapmış olan tarihi bir yapıdır.
Şehrin bir başka simgesi olan Londra Köprüsü ve Tower of London, şehrin tarihi ve mimari güzelliklerini gözler önüne serer. Londra’nın büyüleyici manzarasını izlemek için London Eye dönme dolabına binmek harika bir deneyim sunar. Ayrıca, Buckingham Sarayı’nda gerçekleşen nöbet değişim törenini izlemek, Londra ziyaretinizin unutulmaz anlarından biri olacaktır. Burada alışveriş ve eğlence için Oxford Street ve Covent Garden gibi bölgeleri ziyaret edebilirsiniz. Londra’nın dünyaca ünlü müzelerinden biri olan British Museum, insanlık tarihine dair eşsiz bir koleksiyon sunar ve ücretsiz giriş imkanıyla ziyaretçilerini cezbeder. Modern sanat severler için ise Tate Modern, mutlaka görülmesi gereken bir noktadır.
Londra, aynı zamanda çok çeşitli mutfak deneyimleri sunar. Geleneksel İngiliz kahvaltısından fish and chips’e, dünya mutfağından esintilere kadar her damak zevkine uygun lezzetler bulabilirsiniz. Şehrin tarihi publarında bir mola vererek, yerel bir bira eşliğinde dinlenebilirsiniz.
Kültür, tarih ve modern yaşamın harmanlandığı Londra, Avrupa turunuzu muhteşem bir şekilde sonlandırmak için ideal bir şehirdir. Dünyanın dört bir yanından insanları buluşturan bu kozmopolit başkent, her ziyaretçisine eşsiz bir deneyim sunar.